Ana içeriğe atla

OTOKRATİK SİYASAL YÖNETİMLERİN OLUŞUMU | Milliyetçilik ve Küreselleşme Bağlamında Değerlendirme

 Otokratik Siyasal Yönetimlerin Oluşumu  ve Politika

  Tarih boyunca medeniyetlerin oluşumunu ve işleyişini biraraya getiren sosyolojik , siyasi birtakım etkenler sürekli kendisini yenileyerek o toplumda aşamalı bir şekilde kendisini hissettirmiştir. Değişimin kaçınılmaz olduğu bir dünya düzeninde hem siyasi , hem ekonomik hem de sosyolojik açıdan değişim geçiren toplumlar kutuplaşmanın her zaman bir tarafında yer almak zorunda kalmıştır. Nitekim soğuk savaş döneminde oluşan siyasi ve ekonomik atmosfer , yeni dünya düzeninde kendisini kapitalist eksenli olarak güçlü bir boyutta hissettirmeye devam ettirmektedir. Esasen burada toplumların oluşturmuş olduğu "coğrafya eksenli bir kutuplaşma " söz konusu olmaya başlamıştır. Soğuk savaş döneminde oluşan çift kutuplu dünya düzeninin yerini artık "coğrafi kutuplaşma " almış bulunmaktadır. Bu durum elbette toplumlar arası etkileşimi ve iletişimi oldukça olumsuz yönde etkilemekte , küreselleşme olgusuna oldukça fazla ters düşerek,  kapitalist finansal sürdürülebilirliği ortadan kaldirmaktadir . Nitekim bu durum kendi içinde kapalı,  irili ufaklı sosyalist toplumları meydana getirmektedir. Milliyetçilik olgusu bu bağlamda karşımıza incelememiz gereken bir unsurdur . Milliyetçilik, 17. ve 20. Yüzyıl başlarında yer alan Milliyetçilik olgusu ile 21. Yüzyıl içerisinde yer alan Milliyetçilik olgusunu aynı şekilde değerlendirmemiz mümkün değil.  
 
 Teknoloji ve Bilim öncülüğünde gelişen toplumlar hem ekonomik , hem siyasi olarak soğuk savaş döneminde yer alan çift kutuplu dünya düzenini ortadan kaldırmıştır. Bu duruma diğer bir etken olarak , enerji piyasasını gösterebiliriz , zira enerji piyasası global eksenli etkilerini küreselleşmenin finansal sürdürülebilirlik olgusunun coğrafi ve ekolojik yapı taşını oluşturmaktadır. Bu olgu , diğer ülkeleri coğrafi kutuplaşmanın içerisinden çekerek,  kapitalist ekonomik düzeninin birbirine entegre olmasından başat rol oynamıştır.  Teknoloji ve Enerji 17.yuzyil dan başlayarak 21. Yüzyılın başlarına kadar konjonktürel etkiyi elinde tekeleleştiren en önemli iki faktördür.  Lakin siyasal anlamda  demokratik işleyişin içerisine oturtulmaya çalışılan bu sosyo ekonomik,  yapısal "eko - realite" ( ekonomik gerceklik algısı ) coğrafi kutuplaşmayı hızlandırarak,  siyasal konjonktürün de otokratik bir hale gelmesine neden olmuştur.  Hukuki ve siyasal boyut subjektif bir hale dönüşerek öngörülebilir gerçekliği,  küresel dönüşümün "irrealite" bir durumun "neo liberal" gerçekliğine dönüştürmüştür.  Gerçekliği iki şekilde ele almamız gerekir ; Metalaşan gerçeklik ve Coğrafi gerçeklik.  21. Yüzyılın ilk yarısına baktığımda bize sunmuş olduğu gerçeklik esasen maddi bir gerçekliktir. Meta 'nın subjektif özelliğini,  objektif olarak " real " yaşamın "post - real " Gerçekliğini , post- modernizm içerisinde yeniden oluşturarak " eko - realite ' yi "( ekonomik algisal Gerçekliği),  dönüştürme isteği.  Bu durum hukuki ve toplumsal sürdürülebilirliği aksatmaya ve arka plana itmeye başlamıştır.  Küresel coğrafya eksenli oluşan bu siyasi atmosfer, Milliyetçilik olgusunun toplumların, bir milli kültürel bağlamda " Yeni Milliyetçilik " kavramının ortaya çıkarmaktadır.  Bu kavramın ana odağı,  eko- realietinin zorunlu mülki ve siyasi dönüşümünü tamamlama isteğidir.  
 
 Bu istek , siyasi otoritenin elinde yer alan tüm politik argümanları harekete geçirerek daha fazla " Devletçi" politik sistemlerin oluşmasına yol açacaktır. Devletçi politikalar güden hükümetler , ideolojik argüman ve politik uluslararası sistemin içerisinde entegrasyon süreci,  " Yeni Küreselleşme " sürecinin tamamlanmasıyla birlikte sona erecektir.  Sonuç olarak coğrafyaların daha fazla istikrar kazanması , üretilen politikaların toplumların yaşamına nüfuz etmesinin başlıca prensibi , işbirliği ve bunun getirmiş oluğu kurum üstü,  uluslararasılaşmada yatmaktadır.  

Yorumlar

European Union Media Studies and Communication Media Studies.

AVRUPA PARLAMENTOSU VE KONSEY DİREKTİFİ (AB) 2024/1760 | AEA (Avrupa Ekonomik Alanı)

  Sınırda karbon düzenleme mekanizmasını tesis eden 10 Mayıs 2023 tarihli ve (AB) 2023/956 sayılı AVRUPA PARLAMENTOSU VE KONSEY TÜZÜĞÜ (AEA ile ilişkili metin)  Avrupa Birliği Antlaşması'nın (TEU) 2. Maddesinde belirtildiği gibi Birlik, Temel Şart'ta yer alan insan onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı değerleri üzerine kurulmuştur. Avrupa Birliği'nin Hakları ("Şart"). Birliğin kendi oluşumuna ilham veren temel değerlerin yanı sıra insan haklarının evrenselliği ve bölünmezliği ile Birleşmiş Milletler (BM) Şartı ve uluslararası hukuk ilkelerine saygı, Birliğin uluslararası alanda eylemine rehberlik etmelidir. sahne. Bu eylem, gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınmasını teşvik etmeyi içerir.Küresel değer zincirleri ve özellikle kritik hammadde değer zincirleri, doğal veya insan yapımı tehlikelerin zararlı etkilerinden etkilenmektedir. Kritik değer zincirlerine yönelik risk ...

İŞ ARAMA VE İŞ BAŞVURU SÜRECİ GENÇ İŞSİZLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ VE İŞ ARAYIŞINDA UYGULANABİLİR METOTLAR

                                                  İŞ ARAMA VE İŞ BAŞVURU SÜRECİ        GENÇ İŞSİZLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ VE İŞ ARAYIŞINDA UYGULANABİLİR   METOTLAR                                                                                                ...

AVRUPA BİRLİĞİ MEDYA POLİTİKASI

AB, Avrupa Topluluğu’nu kuran Roma Antlaşma’sının 151. maddesinde “kültür ve görsel-işitsel politika” başlığı altında düzenlenen hükme dayanarak, Avrupa’da görsel-işitsel alanda işbirliğini teşvik etmek amacıyla politikalar üretmekte ve sektörel programlar yürütmektedir. AB görsel-işitsel politikasının temeli 1970’li yıllarda hazırlanan Yeşil Kitap (Green Paper) ve Beyaz Kitap’a (White Paper) dayanmaktadır. 1988 yılında Rodos’ta yapılan AT Devlet ya da Hükümet Başkanları Zirvesi (European Council Summit) ve daha sonra 26-28 Haziran 1989 tarihinde yapılan Madrid ve 8-9 Aralık 1989 tarihinde yapılan Strasbourg Zirvelerinde, AT görsel-işitsel politikası üzerinde çalışmalar yapılmıştır (Çiftci, 2007:33). 1984 yılında AB Komisyonu’nun yayınladığı, “Yayıncılık Ortak Pazarının Kurulması Hakkında Yeşil Belge”, AB’nin görsel-işitsel alanda ortak bir adım atılması yönündeki ilk hareketidir. Söz konusu Belge’de Komisyon, Topluluk’ta yayın hürriyetinin sağlanabilmesi için televizyon yayınları bak...