Ana içeriğe atla

İŞ ARAMA VE İŞ BAŞVURU SÜRECİ GENÇ İŞSİZLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ VE İŞ ARAYIŞINDA UYGULANABİLİR METOTLAR

 

                                              İŞ ARAMA VE İŞ BAŞVURU SÜRECİ

     GENÇ İŞSİZLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ VE İŞ ARAYIŞINDA UYGULANABİLİR   METOTLAR

                                                                                                                                           

                                                                                                                                                               TAYFUNGENÇ

    

 1.1 İŞ ARAYIŞI

  Mezuniyet aşamasına gelen her gencin en önemli sorunlarından biri haline gelen iş arama süreci oldukça zor ve bir o kadar psikolojik anlamda yıpratıcı bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik anlamda karşımıza çıkan en önemli zorluklardan bir tanesi kesinlikle toplumsal baskı ve sosyo-psikolojik anlamda kendi hayatını idame ettirebilme isteği ve toplumda bu şekilde şartlandırılmış bir algı düzeyi. Bana sorarsınız klasik iş arayışlarını bir kenara bırakın , bu yöntemler sizin potansiyelinizi ve bilgi birikiminizi ortaya koymak için bir amaç olarak değil , bir araç olarak görülmeli. Biraz açalım isterseniz: Şöyle ki, iş başvuru sürecinin ana odağı yani ana hedefi işverenlerdir . Lakin iş verenlerin ana odağı hiçbir zaman siz değilsiniz , bu durum klasik iş arayışlarının birer parçasıdır. Bir işe başvuru yapmak için CV ‘nizi gönderdiğinizde diğer kişilerden bir adım önde olduğunuzu eminseniz yanılıyorsunuz çünkü onlarda sizin gibi düşünüyorlar! Üzgünüm CV’niz gerçek anlamda size iş bulmada yardımcı olabilecek hiçbir yanı yok. Klasik metot iş arayışının temelinde uzun bir süreç vardır . Bu sürecin ne kadar uzun olduğunu bilmeniz mümkün olmadığı için iş arama süreciniz belirsizlik içerisinde boğuluyor ve siz uzun bir bekleme sürecine girmiş bulunuyorsunuz. Bu süreç içerisinde belirsizliklerin , bekleyişlerin ve stresin her geçen arttığı bir süreçtir. Bu süreçte sizin karşınıza çıkan bir iş başvurusunun sizi hayatınızın geri kalanında mutlu edebileceğini düşünüyor musunuz? Kendi hayatını idame ettirebilmek ve ayakları üzerinde durabilmek için istemediği işte çalışanların sayısı günümüzde işsiz bireylerin sayısından daha fazla . Klasik metot iş arayışı içerisine giren ( Linkledin , kariyer.net , Google üzerinden yapılan iş aramaları vb…) tüm yöntemler bu metot içerisine girmektedir. Koskocaman bir arazide küçük bir toplu iğne aramak gibi bir şey bu kesinlikle .

 

  1.2. GERÇEK BİR İŞ 
   
Ülkemizde bulunan iş sektörlerinin ve iş verenlerin iş ilanlarında baktığımızda gördüğümüz en belirgin faktörlerden biri “tecrübe” olgusu .  Burada gerçek anlamda işverenlerin yeni mezunlara yönelik bir iş olgusu sunmaması veya sunmak istememesi .Bu durum bizim iş arayış süreçlerimizi yeniden gözden geçirmemizi gerekli kılıyor. Hatta iş arayış sürecinin ismini ve anlamlandırılmasını yeniden inşa etmemiz gerekmektedir. Çünkü şartlar ve olgular iş arayışını ve iş arama sürecin yeniden inşa etmeyi gerekli kılıyor. Burada oyunun kuralları değil , bizzat kendisi değişiyor. Burada biraz daha işveren ve iş arayan kavramlarına değinmek istiyorum . İş veren ; Bir yönetici ve bir müdür olabildiği gibi aynı zamanda “inisiyatif bekçisidir” Bu terimin her işveren için geçerli bir olgu olduğunu düşünüyorum. İş arayan ; Bir öğrenci , işten çıkartılmış yeni bir işsiz ya da potansiyel bir işsiz adayı ( Klasik metotta iş arayanlar ) “Emek işçisi”  Bu iki kavramın ana temelinde yer alan en önemli unsur safların belirgin bir şekilde ayrışmasıdır. Burada hepimiz emek işçisi içerisine giriyoruz. Lakin emek işçisi olmakla birlikte , bunu “emek potansiyeline” dönüştürebilenler hariç. Şimdi bu üç kavram arasında bağ kuraya çalışalım , bunu yaparken potansiyelinizin ve bilgi birikimizin ne kadar değerli olduğunu unutmayalım . İnisiyatif bekçilerinin karşısına gelenler genellikle emek işçileridirler . Bu emek işçilerinin ortak özelliği iş arayışında olmaları , istekleri iyi bir kazanç sağlayan bir iş ve düzenli bir gelire sahip olup hayatını idame ettirebilmek . İnisiyatif bekçilerinin en önemli argümanlarından biri olan “tecrübe” bu konuda emek işçileri arasından acımasız bir şekilde seçim yapmaya zorlar. Emek işçilerin içinde bulunan bireylerin %90’ı bu şekilde elenmiş bulunmaktadır. Üzgünüm emek işçisi artık potansiyel bir işsize dönüşmüştür. Çünkü kendi emeğini , “emek potansiyeline” dönüştürmeyi başaramamıştır.

 

1.2.1. EMEK POTANSİYELİ

 Eminim bu makaleyi okurken aklınızda final sorusu olarak emek potansiyelini nasıl inşa edeceğimizi düşünerek bu satırları okudunuz. Bunun kısa cevabı kısa yoldan vermem gerekirse şayet;  “Para kazanmayı unutun emeğinizi potansiyele çevirmeye odaklanın” Zira potansiyelinizin önüne geçen para kazanma isteği sizi sadece bir “emek işçisi” olmaktan öteye taşımaz. Emek potansiyeli üç şekilde inşa edilir ; 1. Risk al . 2. Aykırı ol , alışılmışlığın dışına çık . 3. Alanında en iyisi olmak için çabala .  Bu özelliklerin senin bilgi birikiminden çok kişilik ve karakter özellikleriyle alakalı . Bilgi birikiminin ve teknik bilginin iş hayatındaki önemi aslında sadece ortaya koyulan işin içeriği ve uygulanabilirliği ile alakalıdır. Lakin iyi bir kolektif hareket olmadan bunların ortaya koyulması imkansızdır. Kolektif hareketin besleyicisi , güçlü bir bireyci anlayıştan geçer. Yapılabilecek en önemli işlerin başında doğru kişiler ile birlikte hareket ederek verimli bir iletişim kurma becerisi yer almaktadır. Alanınızda mezun olan arkadaşlarınızın bulunduğu konumun kalitesini belirleyen en önemli öncüllerden birisi “risk” unsuru yer almaktadır. En önemli unsurlardan diğer bir tanesi risk unsuru ile beraber sizin kendi potansiyelinizi keşfeterek , “emek potansiyeline” döndürmeniz yer alır.

 

 1.3. İŞ İLETİŞİMİ

    İnsan kaynakları uzmanlarının çoğu zaman oldukça ketum bir yapısının olduğunu düşünüyorum. İş arayışında olan birine karşı oldukça samimiyetsiz bir dile sahip oldukları ve karşılarında ki kişinin her şeyi bilmesi gerektiğini düşünerek hareket ettikleri gözlemlerimin arasında önemli bir yer tutuyor. Bu durumun ikili ilişkilerin temelinde yer alan iletişim unsuruna ters bir durum . İş iletişiminin temelindeki en büyük problem iş arayan birinden  beklenenden daha fazla iş yapmalarını sağlayarak , iş yükünü arttırmak ve aynı zamanda maaş yükünü hafifletmektir. Şirketlerin ve kurumların çıkar amaçlı hareket ederek aslında kendi kolektif iş yapısına zarar vererek  iş bölümünü ve takım çalışmasını ortadan kaldırmaktadır. Bu iş iletişiminde çok sesliliği azaltır. Kurumların tecrübe faktöründen ziyade iş iletişiminin artırılmasına yönelik adımlar atarak , kendi içerisinde daha çok bireye iş imkanı sunarak kolektif yapılaşmayı arttırmalı ve iş bölümünü zenginleştirmelidir. İş etik ve ahlak kuralları inşa edilmesinde çok sesliliğinin önemli bir payı olduğu gibi , iş iletişimini geliştirerek yeniden inşa edecektir .

Yorumlar

European Union Media Studies and Communication Media Studies.

AVRUPA PARLAMENTOSU VE KONSEY DİREKTİFİ (AB) 2024/1760 | AEA (Avrupa Ekonomik Alanı)

  Sınırda karbon düzenleme mekanizmasını tesis eden 10 Mayıs 2023 tarihli ve (AB) 2023/956 sayılı AVRUPA PARLAMENTOSU VE KONSEY TÜZÜĞÜ (AEA ile ilişkili metin)  Avrupa Birliği Antlaşması'nın (TEU) 2. Maddesinde belirtildiği gibi Birlik, Temel Şart'ta yer alan insan onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı değerleri üzerine kurulmuştur. Avrupa Birliği'nin Hakları ("Şart"). Birliğin kendi oluşumuna ilham veren temel değerlerin yanı sıra insan haklarının evrenselliği ve bölünmezliği ile Birleşmiş Milletler (BM) Şartı ve uluslararası hukuk ilkelerine saygı, Birliğin uluslararası alanda eylemine rehberlik etmelidir. sahne. Bu eylem, gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınmasını teşvik etmeyi içerir.Küresel değer zincirleri ve özellikle kritik hammadde değer zincirleri, doğal veya insan yapımı tehlikelerin zararlı etkilerinden etkilenmektedir. Kritik değer zincirlerine yönelik risk ...

AVRUPA BİRLİĞİ MEDYA POLİTİKASI

AB, Avrupa Topluluğu’nu kuran Roma Antlaşma’sının 151. maddesinde “kültür ve görsel-işitsel politika” başlığı altında düzenlenen hükme dayanarak, Avrupa’da görsel-işitsel alanda işbirliğini teşvik etmek amacıyla politikalar üretmekte ve sektörel programlar yürütmektedir. AB görsel-işitsel politikasının temeli 1970’li yıllarda hazırlanan Yeşil Kitap (Green Paper) ve Beyaz Kitap’a (White Paper) dayanmaktadır. 1988 yılında Rodos’ta yapılan AT Devlet ya da Hükümet Başkanları Zirvesi (European Council Summit) ve daha sonra 26-28 Haziran 1989 tarihinde yapılan Madrid ve 8-9 Aralık 1989 tarihinde yapılan Strasbourg Zirvelerinde, AT görsel-işitsel politikası üzerinde çalışmalar yapılmıştır (Çiftci, 2007:33). 1984 yılında AB Komisyonu’nun yayınladığı, “Yayıncılık Ortak Pazarının Kurulması Hakkında Yeşil Belge”, AB’nin görsel-işitsel alanda ortak bir adım atılması yönündeki ilk hareketidir. Söz konusu Belge’de Komisyon, Topluluk’ta yayın hürriyetinin sağlanabilmesi için televizyon yayınları bak...