SOSYAL MEDYA'YI KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ VE TÜKETİM ENDÜSTRİSİ BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRME
1.1
Sosyal Medya ‘ nın
Toplum Üzerinde ki Etkisi
Günümüz
dünyasında iletişim en önemli unsurların başında gelmektedir. İnsanlar
birbirleriyle sürekli etkileşim ve iletişim halindeler . Toplum mekanizması
kendiliğinden sosyal bir varlıktır ve olaylar karşısında sürekli bir tepki
verme ihtiyacı hisseder. Sosyal medya bizim tepkilerimizi ve görüşlerimizi
ifade etme olanağı tanır. Siyasi , ekonomik, toplumsal olaylara karşı tüm
görüşlerimizi bu mecralarda aktarma ihtiyacı hissederiz. Bana sorsalar sosyal
medya senin için ne anlam ıfade ediyor diye , ben kesinlikle şunu ifade ederdim
; Uzak mesafeleri çok daha yakın kılan bir araç . Bir yere seyahat ederken
genellikle daha hızlı ulaşım araçlarını tercih ederiz ve burada önemli olan
unsur , zaman unsurudur . Peki sosyal medya bize nasıl bir zaman sunuyor ? Sosyal
medyanın bize sunmuş olduğu zaman kavramı tamamıyla pragmatik bir kavram ve bu
kavramın içinde haz , düşünce , benlik
faktörleri yer almaktadır. Sosyal medyanın bize vermiş olduğu pragmatik kavramı
, ulaşım ve diğer tüm alanlardan daha geniş , daha öznel . Öznellik ve pragmatik
kavramları sosyal medyanın temel iki unsurunu oluşturmaktadır. Bu iki unsur ,
bireylerin davranışsal çabalarından ve eylemlerinden doğmuştur. Olaylar
karşısında ortaya koyduğumuz tüm davranişlar ve tepkiler işte bu benliğimizin
birer ifadesi ve sonucudur. Sosyal medya
bir toplumun gerçek karakterini ve yapısını benlik duygusu ile gün yüzüne
çıkarmaktadır. Sosyal medya mesafeleri kısaltırken , aynı zamanda bu mesafeleri
herkes için eşit hale getirmiştir ve bu eşitlik
tek tip bir benlik algısının
oluşmasına yol açmıştır.
Sosyal medya
kavramı içinde hem davranışsal hem
psikolojik birtakım unsurları barındırmakta olup , biz bu unsurları tüketim
endüstrisi içinde yaşayarak , yeni bir kültür endüstrisi inşa etmekteyiz. Bu
durum toplumun davranışlarını şekillendirmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Sosyal medya esasen bir üründür , dijital bir üründür . Bu ürün mağazaya ya da
markete giderek satın alabileceğimiz bir ürün olmayıp , tamamen dijital
dünyanın teknolojik araçlarla bize sunmuş olduğu bir metadır . Burada karşımıza
çıkan üç temel kavram bulunmaktadır ; Sosyal Medya , Teknoloji ve Meta . Bu üç
unsurun küresel dünyanın şekillenmesinde önemli bir rol oynayacağı kesindir .
Geçmiş yüzyılın dünyasında sadece meta varken , şimdi bu kavrama sosyal medya
ve teknoloji eklenerek meta kavramını çok daha büyütmüş, çok daha karmaşık bir
hale getirmiştir. Zenginleşen bir meta dünyası bireylerin daha karmaşık ,
savunmacı ve daha pragmatik hale getirmiştir. Küresel dünya çok boyutludur , bu
kadar geniş bir boyutun içerisine tek bir aracı sığdırabilmek imkansızdır.
Teknolojinin ,sosyal medya aracını kullanarak böyle bir tutum içerisine girmesi
sürekli kendini yenileyen ve geliştiren yapısına oldukça fazla zarar vermiştir.
Bu durumu kendimize sorular sorarak değerlendirmeliyiz . Teknoloji bizlere ne
sunuyor ? Bizler teknolojinin sunduğu
neleri kullanıyoruz ? En önemlisi teknoloji kavramından ne anlıyoruz ? Bunlar
tamamen öznel ve pragmatik bir yorum gerektiren sorular . Teknolojinin ve sosyal
medyanın içinde barındırmış öznellik ve pragmatik kavramlarının olduğu gerçeği
ve bireylere sunduğu imkanlar , onları tek tip bir düşünce yapısına
yöneltmiştir. Pragmatik kavramı , bütün
bireylerin ortak noktada buluştuğu bir kavramdır , bu durum bireylerin
düşüncelerine aynı derecede etki etmiş olup ,öznellik kavramını tek düze bir
şekilde yeniden şekillendirerek ve aynı zamanda güçlü bir benlik duygusu
geliştirerek , ortak bir paydada buluşma
imkanı sağlamıştır. Sosyal medya, kapitalizmin sosyalizme kendi elleriyle
bahşetmiş olduğu bir silahtır . Tüketim
endüstrisinin yeniden şekillenmesinde , sosyal medyanın rolü çok büyük olacak ,
ancak aynı zamanda tüketim endüstrisinin bağrında yatan kapitalizme en büyük
darbeyi indirecektir. Böylelikle yeni bir kültür endüstrisi içinde yeni bir
sosyalist toplum yaratmış olacaktır .
Yeni dünya düzenin
aslında hayal ettiğiniz kadar ihtişamlı olmayacağı gerçeğini söylemek yanlış
olmaz . 21. Yüzyılın değerlerini anlamak istiyorsak eğer , geçmiş yüzyılın
sorunlarıyla yüzleşmek zorunda olduğumuzu gerçeğini kabul etmemiz gerek . Aksi
takdirde sorunlar üzerine yeni değerler , yeni imkanlar koyamayız , koysak bile
topluma bir fayda sağlayamayız. İnsanlığın geçmiş yüzyıldan beri en önemli
değerleri arasında kuşkusuz BARIŞ kavramının değeri yer almaktadır. Tüm
dünyanın yeni değerler yaratması , aynı zamanda tüm dünyada barış ortamının tesis
edebilmesine bağlıdır . Yeni değerler ancak ve ancak tam bir barış ortamının
üstüne inşa edilebilir . Günümüzde ise
barış ortamından çok uzak olduğumuzu , evrensel değerlere sahip
çıkamadığımızı ve aynı zamanda anti – hümanist bir kimliğe büründüğümüzü
söyleyebiliriz. Tüm bunların gerçek anlamda benlik algımızın deforme ettiğini ,
kişiliğimizin ego derecesini yükselttiği gerçeği yatmaktadır. Tüketim kültürü
her geçen gün , benlik algımızı yozlaştırmakta ve değiştirmektedir. Tüketim
kültürünün sunmuş olduğu her yenilik bir ilerleme olarak algılanmamalı , bu
yeniliklerin son derece toplumsal bunalıma ve gerilemeye yol açtığını
söylememiz gerekmektedir. Böyle bir tüketim endüstrisi içinde inşa edeceğimiz
kültür endüstrisi ve toplum mekanizması sorunlu ve geri bir zihniyetin ürünü
olacaktır . Evrensel değerler üzerine inşa edilemeyen her yenilik bozuk ve yozlaştırıcı etkiye sahiptir.
Yorumlar
Yorum Gönder